Sunday, August 16, 2009

BU DiNLEDiGiN BENiM HAYATIM...hayatım




Aşk;
senin dilini bilmeyen uzak doğulu bir turist;
sen ne söylersen söyle, o, başını eğerek sana hep gülümseyecektir...

Yalnızlık,
kötü kokan bir çorap;
bir vakit sonra sahibini de rahatsız eden...

Hayat dediğin şey;
rüzgârlı
ama güzel bir öğle sonrası....

Hayat;
rüzgârlı
ama güzel bir öğle sonrası,
sen
etekleri suda uçuşan bir vapurun pilelerinde (otururken) martılar konuşurken kendini erteleyip okumaya çalıştığın gazete;
sen ne kadar uğraşırsan uğraş, rüzgar dinmedikten sonra almaz istediğin şekli;
aldığındaysa sen ve vapur; çoktan iskeleye varmış olur.
En iyisi katlayıp üstüne oturmak,
ve
ıskalamadan hiçbir kareyi
manzaranın tadını çıkarmak.

Para,
sokakta el ele yürüdüğün sevgilin;
yanında olunca kadınların sana hep daha çok baktığı.

Hayat;
kulaklarının uzun süredir uğramadığı bir radyo istasyonu;
sen
dinlemesen de
o hep
çalar.

Ayakta işemek,
erkekler için bedeli ağır bir ayrıcalık;
diyetini,
etimizi en az bir kez fermuara sıkışarak ödediğimiz.


Korku;
kül tablasında olduğu halde yanmaya devam eden bir amerikan sigarası;
vazgeçmez seni öldürmekten
bir an olsun;
sen onu öldürene kadar.

Aşk,
suçu henüz kanıtlanamamış bir elbise hırsızı;
aynı örtünün altında üşüdüğün sevgilinin tenine değinceye kadar masum.

Yalnızlık;
etrafına sadece sürüden ayrıldığı zaman saldıran, azılı bir boğa;
başını yaslayacağı tek yer cellâdının elindeki kalp rengi pelerin.

Mutluluk;
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarında hizmet gören kadrolu bir tren;
ya geç gelir
ya da çoktan gitmiştir.

Aşk;
karşısındakiyle el işaretleriyle anlaşan bir dilsiz;
bu dili bilmeyen ve onu uzaktan kaçamak bakışlarla süzen birinin anlam
veremediği.

Hain;
kendine en yakın bildiğin dost;
tek farkı, artık dost değildir.

Alkol;
seyyar satıcısının elinden bir otobüs yalnızlığında devralınan yapışkanı
bitmiş bir yara bandı
ya da
hangi yol üstü lokantasından olduğu hatırlanmayacak kadar eski ve kuru bir
ıslak mendil;
içimizdeki yürek acısına ancak o kadar iyi gelir.

Yazan: S.O

resim kaynak: bilinmiyor

No comments:

Post a Comment