Saturday, April 2, 2016

Bunları Konuşmamız Lazım


  • Varlık Vergisi, Kasım 1942-Mart 1944 arasında, bir kereye mahsus olarak alınan kanun tasarısına göre Varlık Vergisi, başta tüccarlar olmak üzere, "iktisadi şartların darlığından doğan güçlükleri istismar ederek" yüksek kazançlar sağladığı halde, kazancıyla orantılı vergi vermeyenleri hedefliyordu. Mükelleflerden alınacak verginin matrahını ve oranını özel olarak oluşturulan takdir komisyonları belirliyor, komisyonun tespit ettiği vergi borcuna karşı itiraz veya yargı yoluna gidilemiyordu. Tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde vergisini ödemeyenler Aşkale'deki çalışma kampına gönderilecekti. Varlık Vergisi Kanunu herhangi bir ayrım öngörmüyordu, ancak vergi takdir komisyonlarının geniş yetkileri, o yıllardaki yoğun milliyetçi havayla birleşince, Varlık Vergisi özellikle azınlıklar aleyhinde uygulandı. Aşkale'de yol yapımında çalıştırılan, 1229'u İstanbul'dan 1400 vergi mükellefinin tamamı müslüman olmayan azınlıklardı. Mükelleflerin çalışına kampındaki yiyecek, giyecek ve yatacak masraflarıyla, hastalanmaları durumunda tedavi ve bakım ücretleri de kendilerine aitti. Erzurum-Sivas yolunda taş kırıp toprak kazan 1400 mükelleften 21'i çalışma yerinde öldü. 15 Mart 1944'te, tahsil edilemeyen bütün Varlık Vergisi borçları silindiğinde, 114.368 mükelleften 315 milyon lira tahsil edilmişti. Bu miktar 1943 yılı devlet harcamalarının % 38'ini oluşturuyordu. En çok vergi tahsilatının yapıldığı İstanbul'da Defterdar sıfatıyla uygulamanın başında bulunan Faik Ökte, Varlık Vergisiyle ilgili kitabını şu sözlerle bitirir: "Ben kendi hesabıma, bu mevzuda devletin vakar ve haysiyetine vurulan bu darbe dolayısıyla, başta başbakan olmak üzere, hepimizin Yüce Divan'a sevk edilmeyişimize hâlâ hayret ederim." Popüler Siyasi Deyimler Sözlüğü - Alper Sedat Aslandaş - Baskın Bıçakçı
  • Nietzsche'ye Sorular – 1
Hacı kafamız çok karışık. Daha ileri acayip medeni bir toplum olma hevesimiz var. O halde böyle bizim aslında ihtiyacımız olan nedir?  
Nietzsche: “Tüm gereksinimimiz çeşitli bilimlerin değişik seviyelerde elde ettiklerinden bize yalnızca şimdi verilebilecek olandır; ahlaki, dini, estetik fikir ve düşüncelerin kimyası, kültür ve toplumun büyük ve küçük ilişkilerinde “hatta yalnızlıkta deneylediğimiz tüm itkilerin kimyasıdır.” İnsanca, Pek İnsanca

  • Eğer henüz kel değilse parti lideri saç tipi diye bir şey var. Bütün saç bi tarafa doğru taranıyor. Bi de aga her gün traş mı olunur allanısen. Siyaset zor iş. 
        
  •  Robot Diyaloglar: 
  •         Güney yarım küredeki verileri toplama işi bitti mi?
      Evet efendim.
      Güzel. Herhangi bir sorun?
      Sadece iki denek başlarını yastıklarına koyunca duydukları ritmik sesin kalplerinden  
    gelmediklerini  anladılar. 
            Gereken yapıldı mı?
      Uykuda kalp krizi. Kayıtlara böyle geçti.
      Daha dikkatli olun. Uyananların sayısı her geçen gün artıyor. 

  • Milattan önce 4000'lerde Sümerlerde iki kişi evlendiği zaman kızın babası yeni ailenin bir aylık tüm ihtiyaçlarını karşılamakla aynı zamanda da damada istediği zaman "mead" denilen bir çeşit baldan yapılan bira sağlamakla yükümlüymüş. Balayı (honeymoon) ismi de buradan gelmekteymiş. Bal gibi kayın peder.

  • Millenarizm: Her bin yılda barış ve refah döneminin geleceğine inanan düşünce. - böyle de naif kafalar var hala.-

  • Aptallık lüks olmalı; hemen herkesin tercih ettiği bir şey. 

  • Soruyorum: Hakikat tek ise neden her şey çift?

  • Retweetlemek daha agresifçe. 

  •  + Böyle havalı şeyler söyleyip milletin kafasını karıştırmayı seviyorum abi yaa.. 
           -Al lan o zaman bunun da kafasını karıştır!

Friday, March 25, 2016

Bunları Konuşmamız Lazım

Konsolide ruhların cari açlıklarıyız.

Devasa, mukayese götürmeyecek büyüklükte şeylerin bile sadece yeteri kadar yüksekliğe çıkınca küçücük bir noktaya dönüşeceğini bilmek.

Açlığın olduğu yerde haysiyet beklemek haysiyetsizliktir.

La amığa goduklarım. Biz bu kadar teknolojiyi yoğtubda sevdiğimiz şarkıdan önce düşük çözünürlüklü 5 saniyelik videolar izleyelim diye mi geldik.

Yollar ve üzerinde ona bakan insanlar o kadar güzellerdi ki bir an için neredeyse Türkiye'de olduğunu unutacaktım.

Bu olanlar insanı delirtir ama sen bu zekayla onu da beceremezsin.

Ne lan bu neşen ilk kağıtta Maça Ası mı geldi?

Eskiden hükümdarın incinen bir yeri iyileştiğinde şenlikler düzenlenirmiş...
Rakım öyle şenlikli bakıyor bana,
bense,
bir ölü yıkanır gibi dönüyorum musallada.
Ağzım kireçten kuyu.
Abı hayat suyundan tadamıyorum.

Türkiye'de 25 yaşını geçmiş ve üniversite bitirmiş erkeklere askerde "poşet", vatanını canı kadar çok sevdiği halde! zamanı olmayanlara "kısa dönem", vatanı için verecek 18 bin lirası olmayanlara da "şehit" denir.

Seni bir sikerim gider Google'da yarrağın anlamına bakarsın.

Fazla tevazu kibirdendir.

İnsan tek başına da çok olamaz mı?

Kim bilir kaç memleket genci doğru pornoyu bulmanın macerasında hışımla giriştiği otizbirden vazgeçmiştir.

“When you lost the element of surprise, you could assure success only by the ruthless application of overwhelming force.” -Dean Koontz-

"It was strange how some of childhood's words and ways fell at wayside and were left behind, while others clamped tight and rode for life, growing the heavier to carry as time passed." -Stephen King-

Robot Diyaloglar:

İnsan ilk olmak istiyor sevgide. Nefret edilmekte ise son. Hatta hiç mümkünse. İlginç bir yaklaşım dedi 17 milyar insandan topladığı verilerin sonucunu okuyunca. O duygudan bu kadar uzak olmak istemelerine rağmen nükleer bir savaşla kendi türlerinin sonunu getirmiş olmaları ne kadar da garip.

Böyle bir kelime varmış: Kanon: Heykelde vücudun değişik uzuvları ile bunların birbirlerine olan oranları belirleyen ölçüler.

Yıllar önce ölmüş bir arkadaşım var. Kardeşim gibiydi. Aynı yıl aynı gün doğmuş aynı okullara gitmiştik. Liseyi bitirene kadar. Sonra o  hiç sevmediğimiz okulu benden önce terk edip askere gitti. geldi. Sonra Bi sabah uyanamadı. Kalp krizi dediler. Saat sabahın 6'sıydı. Şimdi ben onun adını internet sitelerine güvenli giriş yaparken güvenlik sorusu olarak kullanıyorum. Çok mu ayıp ediyorum can kardeşim paramı, çok mühim bilgilerimi çalmasınlar, orada olduğumdan kimsenin haberi olmasın diye buz gibi soğuk, "en iyi arkadaşınızın ismi" diye sorduklarında hala seninkini yazınca?
Rahat uyu ebi.