Thursday, June 17, 2010

Olsaydım..



bir kar tanesi olsaydım,

bulutlardan kendimi aşağı bırakıp…


ve hiç açmadan paraşütümü…

yavaş yavaş

hiç düşmeden,

hiç düşünmeden,

“gözlerimi mi açsam paraşütü mü?”

sen benden habersiz,

ben senden…

ah!

yolda giderken,

eline düşüverseydim,

şimdi olduğu gibi yine erirdim;

yine…

sen benden habersiz,

yine senin ellerinde…

yine ah!

düşsem keşke!

kurşun! ah!

bir kalem olsaydım…

kurşun! sana diyorum… ya da…

kurşun bir kalem olsaydım..

tanıdık acının, önünde kör ölümün, kömürün ne olduğundan bihaber;

ah belki!

belki hepsine aşikar, hepsinden sinsice haberli…

hem kurşun

hem kör

hem kalem;

belki.

hep seni yazayım isterdim;

seni çağırayım aynamda.

kalemimdeki son kör kurşun tükenene kadar…

zaten

kurşun,

bir kereciğine kalem olsa,

ancak senin ettiğin kadar acı eder…


bir böcek olsaydım

mutfak tezgâhı meskenim; işte hak ettiğim yer!

ordayım! burdayım!

gel.

bas üstüme ez’beni

kopar kafamı pis terlikle

umurumda değil şimdi;

ölmek!

az önce dudağına değen kaşığın üstündeyim(10 şubat 2006)

gülümse.





foto: devianart

No comments:

Post a Comment