Wednesday, April 9, 2025

21

                                      

  • “Eyvah düştüm!” diyenin değil, “Bismillah!” deyip ayağa kalkanın yanindadır Allah.


  • “Museviler de kendilerinden olmayanları “gentile” olarak adlandırırlar.”

Ortadoğu - Bernard Lewis


  • Bir an için o çok sevdiğiniz filmin çekilmediğini düşünün, ya da o kitabın hiç yazılmadığını, o şarkının hiç söylenip çalınmadığını.


  • Hayattaki çoğu şey su içmek gibi güzeldir. Bir kere değil hep yapası gelir insanın. Yasaldır. Ucuzdur. İyidir. 


  • Konuşurken kollarını vücudundan ayırmayıyordu. Bir kadın için çok uygun olabilecek bu davranış. 


  • Konuşurken kollarını bu şekilde rastgele uzatmasa aslında ona çirkin demeyecekti. O kadar uzatıyordu ki kollarını, Osman kadın her seferinde tezgahın arkasından bir şey isteyecek diye telaşlanıyordu. “Tövbe! Tövbe!” dedi Osman içinden. Duydum. “Osman abi?” dedi kadın, “Bizim sipariş hızlı gelebilir mi?” Osman’a bakıyorum. Osman kıza bakıyor. “He? Efendim?” dedi Osman.  Kız duymadı. Ben duydum. “Duyamadım. Kusura bakmayın” dedi Osman. Benden de özür dilediğini düşündüm. Cevabı kapıdaki kıza bıraktım. Kolay gelsin dedi ve gitti kadın. Bana döndü Osman ne dedi bu kadın dedi. Duymadım dedim. 


  • Sana söyleyeceğim bu şeyi başka kimse duymayacak anlaştık mı?


Bana söylediklerini başka kimseye söylemeyeceksen anlaştık. Yoksa söyleme. 


  • İnsanın icat edip ticaretini yapmadığı bir şey yoktur. 


  • Kasap ineği yönlendirmek için kuyruğunu büker. Kafasına vurmaz. Sırtına vurmaz. Kuyruğunu büker. 


  • Sen hiç birbiriyle kavgalı iki balık gördün mü? Kavga karada başlar.


  • Husumet bitmeden musibet bitmez. 


  • “Bana sapladığın bıçağı kahkahaya çevireceğim.”

 Nikos Gatsos


  • Şimdi bize Osmanlı tarihi öğrettiler ya. Osmanlı’da çocuklar ne tarihi öğrendi?


  • İnsanın kendini başkasından dinlemesi kadar güzel çok az şey var.


  • Dekupaj testere ile metal keserken testereyi kendinize doğru yatırıp öyle kesin.


  • Bir şeyi inşa etmek yıkmanın ilk aşamasıdır. 


  • En küçük organizma bile enerji arayışında. 


  • Bir cümlenin karşındaki insanın hayatını değiştireceğini bilmek kişilik bozukluğudur. 


  • Kabe’de olan kıbleyi kimseye sormaz. 


  • İki kız aşağıda konuşuyor. İnce bir güvercin sesi. Perde de hafif kıpırtılar. Bi kedi miyavladı. Uzaktan bir martı sesi. Halbuki burası tepe. Çocuklar gülüyor. Bir arabanın bagajı kapandı. Demir düştü yere. Hava inadına sıcak. Perde biraz daha kıpırdadı. Ayaklarımı sivri sinekler yemiş. Küçük kızlardan biri annem dedi. Allah rızası için dedi. Sonra bir şeyler daha. Karga sesi geldi çok yakından. Kurye motoru geçti. Büyük ihtimalle kuryeydi. Bazen gece 3 te tost ayran söylüyorum. Güzel bahşiş veriyorum. Gülüyor gençler. Marşa bastı arabanın biri. Biri koşuyor. İnce bir kırlangıç sesi. Motorcunun korna sesi. Uzaktan bir Şahin gazlıyor. Çatıya Bıldırcın geldi. Karganın sesi bir uzakta bir yakında. Camın önünde anten kablosunun sıcaktan erimiş gölgesi. Kırlangıç ötüşlerinin arasındaki mesafe gittikçe uzuyor. Bir Güvercin geçti üstümden. Çocuklar hala sokakta. Birinin annesi kızını eve çağırdı. Diğeri bir an ne yapacağını bilemedi. Balkondan çocukları kargaları büyüdüğüm mahalleyi izleyip gülüyorum. Çocukken de böyle bazı camdan bakıp gülerdim. 


İstanbul - 2023



*************

Friday, January 26, 2024

-20-

-20-


Ne kader güzel. 

Getting a kidney surgery by falling onto your own sword.


Demokrat dediğimiz sonunda, rakibinin haklı olabileceğini kabul eden adamdır.


How does everything gravitate toward ordinary?


Gece gece yarım kilo leblebi yedim amk.


İstanbul’da 1 milyon Ermeni, 1 milyon Rum, 1 milyon Musevi olsa şehir cennet olur.


Kalktı göç eyledi Avşar elleri

Yağmur yağdı yine 

Bulandı hava.


Allah affetsin.


İnsanın söylemediği başına çok az gelir.


Ruhi Su gibi bir Türkiye olsun.


Sadece benim istediğim. Sadece benim istediğim kadar dedi adam. 


Gergin uykulardan 

Kör gecelerden

Bir sabah gelecek 

Kardan aydınlık. 


Bundan daha güzel az şey okudum hayatımda.


Bu dünyada insanın kendini dışarıya dışarıda olan bitene bu kavga gürültü çatışmaya karşı koruyacağı bir alan olmalı. Bu gerçekliğin sunduğu sınırsız düzensizlikten kaçabilmek için bir yer. Dışarıda ne yaram yiyorlarsa yesinler.


Hastalıktan geberiyorum hala ağzımda fosur fosur sigara. Hava -72 derece.


İçinde hukuk olmayan adalet olmayan eşitlik olmayan Cumhuriyeti kim sker afedersiniz?


Sizin refahınızı koruyan düşünce dışındaki bütün düşünceler yanlıştır. İnsanın nihai hedefi acı olmaz.


Devlet en çok kendisini yıkmasından en çok endişelendiğinin elinden tutar. Diğer bütün dertlerini şiddetle çözer.


Bir gezginin, suya kanmadan önce yüzeyinde kendi yansısını gördüğü o temiz su kaynağını hatırlaması gibi; bir annenin günışığını görmeden rahminde ölen çocuğunu hatırlaması gibi, beni hatırlamanı istiyorum.


Kendimizi yargılayıp durmaktan vazgeçelim. 


1

Sunday, September 29, 2019

BAKKAL



Osman Bakkal, “Eee efendim. Maalesef herkesin gözü dönmüş. Herkes herkesin lokması olmuş bu denizde. Veyl onlara!”

Konuşmak yerine akıldan geçenlerin  bol olduğu bu mahallede tabi ki de Hikmet Öğretmenin aklından böyle bir şey geçmiyor. Osman Bakkal’ı tanımlayacak başka bir şey bulamamıştı Hikmet Öğretmen, “Çocukluğunda hiç deniz görmemiş insanlara laf anlatmaya çalışıyoruz.” 

Cihan kafasını bakkalın kapısına çevirdi. Henüz tam olarak gelmemiş bir şeyin geldiğini gördü. Kemerinin üstüne toplanmış Kat kat göbeğiyle uzunca bir zamandır bakımı yapılmadığı için gövdesi midyelerle kaplanmış bir tekneymişçesine sallanarak geliyordu. Bakkalın merdivenlerini yavaş yavaş tırmandı. Birkaç basmaktan çok daha azı vardı aralarında. Çıpası dibe takıldığı için hareket etmekte zorlanan bu şeyi dikkatle izledi. Bu kadar yavaş hareket eden bir şeyin hala canlı olmasına şaşırmıştı. Gözlerinde beyaz boya kalmamış kadın paslanmış kollarını vücudunun iki yanına sarkıttı. Kaynak yerlerinden sadece kendisinin duyabileceği ağrılı bir ses çıktı.  insanın saçının yastıkta çıkardığı sesin aynısından. Çayın sıcağını alan bir rüzgar geçti aralarından. Belindeki midyelerin aksine adet olmayı yüzyıllar önce bırakmış vücudu ona doğru eğildi. Ayaklarını karada tutan buluttan örgüde bir kaç ilmek eksildi. 

Kadın kendisi dışında herkesin acı çekmesini sağlayan sesiyle, “Emekleriniz sadra şifa olsun dualarınızı bekliyoruz.” diye tısladı. Sigara kanser olsa sesi böyle çıkardı. Ama dumandan ziyade etrafta yanık kokusu vardı. Osman’ın iğrenç zihni 6 hafta boyunca yiyeceği kıymayı paltosundan çıkardığı poşetin içine tıkıştırmakta uğraşan 70 yaşındaki kadının elindeki yağlı kağıt gibi. Şekilsiz, donuk ve et kokuyor. 

Friday, September 20, 2019

Yeni Iphone ve Özellikleri

Yeni iphonun özellikleri:

Ayarlar: Hayatınızın ayarlıyla oynatacak obadan haber veriyor. Elinizden düşürmeyeceksiniz. 

Sonra uçak modu: Ne uçak modu amk. Cepte tatil yapacak para mı var. Modumuz Kadıköy. 

Buluetooth, İngilizce yapınca bluytuut diye okunuyor. 

Hücresel: Faaliyet tipinizi bile burada. 

Kişisel erişim noktası: Telden işte. 

VPN: İşte porno porno. Bilgiye erişim falan. 

Bildirimler:

Ses ve dokunuş: Hepimizin aradığı. 

Rahatsız etme: Bunun için de kullanabileceğiniz bir alet. 

Genel: Ne yapıyorsunuz sabahtan beri onunla diyenlere verilecek cevap. 

Ekran Süresi: Kendinizi ne zaman kapattığınıza bağlı. 

Ekran ve parlaklık: Ekran hep küçük ekran hep az parlak. 

Duvar kağıdı: Delikanlı adam duvar kağıdını zırt pırt değiştirmez. 

Siri ve arama: Siri ellerim ıslak güzelim şu cebimden telefonu alsana. 

Touch ID ve parola: Bak bununda İngilizcesinde bir tek parola farklı ve ve zaten. 

Acil SOS: hadi hadi hızlı getir acıyı. 

Pil: Ömrünüzden ne yerse işte. 

Gizlilik: Ooo 4 haneli şifre kesmedi parmak o da kesmedi göz bir dahaki sefere neremizi okuyacaklardan bir önceki telefon. 

Paralar hesaplar: Şifrelediğiniz ne varsa biliyorlar. 

Mail: Mail diye bir kelimeyle mektubu değiştik. 

Kişiler: Sen bensiz. Siz bizonlar. Karmakarışık. Arada temizlemekte fayda var. 

Takvim: Takvimler 21 Kamil Ocak stadında. Gençler birliği Fenerbahçe. Kocaeli Beşiktaş. Bursa Galatasaray tadında. 

Notlar: Ha hayatımıza günlük tutma alışkanlığını kazandırdı. Burdan yakaladık güzel bir şeyi en azından. 

Anımsatıcılar: Devrede kaptan.

Sesli notlar: Bazen bir kavganın hikayesi. Bazen güzel bir şarkının kötü bir kaydı.

Telefon: Nadiren de olsa kullanılan bir özellik. 

Mesajlar: Karşı tarafa iletmek istedikleriniz. Karşı tarafın size ilettiklerinin Yunancası. Mesa - jlar : Kökleri. Birden çok mesaj anlamına geliyor. 

FaceTime: Yüz zamanı. Yüz saat mi yoksa? 

Ölçüm: İyi kızarmış bir tavuğun verdiği haz. 

Safari: İnternet bir orman. Buyrun sefere diyor. 

Sağlık: Yeri gelir kese de atar. 

Ev: Kira

Kestirmeler: Bizim. 

Müzik: İşte kaçamayacağınız bir hizmet daha. Paranın karşılığını alıyorsun kardeşim. 

TV: Artık izlemiyoruz. Televizyon dediğin büyük ekran. İnterneti bağlıyoruz. 

Fotoğraflar: En güzelleri eskiden en çabuk eskiyenlerdi. Şimdi hepsi 3 megabytes. 

Kitaplar: Hep bir kaç tanesi başucumuzda o yüzden bu özellikle de canavar gibi. 

Podcast: Ev yapım sunar. 

İtunes: Kazandıklarını hakedenlerin şarkılarını satın aldığınız yer. Yoksa bedava da dinlenir. 

Game Center: Tek jetonla oyun kapatabilirsen çıkan son ekrana üç harfli adını da yazabilirsin. “SDR”

321
Kamera: .......

Monday, September 9, 2019

A prelude from Serdar - Nietzsche and Dean Kontz 

l know your moves
They say go for a trip
You would get relaxed they say. 
What they don’t know is
I am already tripping. 
Because 
There is many. There is some. 
And there is one. 
Because 
When it happens the man must fight 
who knows how to strike. 

Because When you lost the element of surprise, 
you could assure success 
only by the ruthless application of overwhelming force. 

It was strange 
how some of childhood's words and ways fell at wayside 
and were left behind, 
while others clamped tight 
and rode for life, 
growing the heavier to carry as time passed. 

9 Eylül 2019

Tuesday, July 24, 2018

Mahalle

binaların Arasında 5 metre bile yok
camların hepsi birbirine karşı
Havadaki her şey birbirine karışmış
Karşı dairede televizyon
Yine bir filim

Çanak antenler var 
Bir sürü 
Ay çiçekleri gibi 
Hepsi aynı tarafa bakıyor. 

eskiden kuşlar öterdi 
martı kahkahası 
şimdi o da yok
duyup duyabileceğin 
Alt kattakinin kombi sesi

Dünya hala güzel
Hayat hala
Kafamızı daha fazla kaldırıyoruz. 
Gökyüzünü görebilmek için kafamızı daha fazla kaldırmamız gerekiyor. 



Saturday, April 2, 2016

Bunları Konuşmamız Lazım


  • Varlık Vergisi, Kasım 1942-Mart 1944 arasında, bir kereye mahsus olarak alınan kanun tasarısına göre Varlık Vergisi, başta tüccarlar olmak üzere, "iktisadi şartların darlığından doğan güçlükleri istismar ederek" yüksek kazançlar sağladığı halde, kazancıyla orantılı vergi vermeyenleri hedefliyordu. Mükelleflerden alınacak verginin matrahını ve oranını özel olarak oluşturulan takdir komisyonları belirliyor, komisyonun tespit ettiği vergi borcuna karşı itiraz veya yargı yoluna gidilemiyordu. Tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde vergisini ödemeyenler Aşkale'deki çalışma kampına gönderilecekti. Varlık Vergisi Kanunu herhangi bir ayrım öngörmüyordu, ancak vergi takdir komisyonlarının geniş yetkileri, o yıllardaki yoğun milliyetçi havayla birleşince, Varlık Vergisi özellikle azınlıklar aleyhinde uygulandı. Aşkale'de yol yapımında çalıştırılan, 1229'u İstanbul'dan 1400 vergi mükellefinin tamamı müslüman olmayan azınlıklardı. Mükelleflerin çalışına kampındaki yiyecek, giyecek ve yatacak masraflarıyla, hastalanmaları durumunda tedavi ve bakım ücretleri de kendilerine aitti. Erzurum-Sivas yolunda taş kırıp toprak kazan 1400 mükelleften 21'i çalışma yerinde öldü. 15 Mart 1944'te, tahsil edilemeyen bütün Varlık Vergisi borçları silindiğinde, 114.368 mükelleften 315 milyon lira tahsil edilmişti. Bu miktar 1943 yılı devlet harcamalarının % 38'ini oluşturuyordu. En çok vergi tahsilatının yapıldığı İstanbul'da Defterdar sıfatıyla uygulamanın başında bulunan Faik Ökte, Varlık Vergisiyle ilgili kitabını şu sözlerle bitirir: "Ben kendi hesabıma, bu mevzuda devletin vakar ve haysiyetine vurulan bu darbe dolayısıyla, başta başbakan olmak üzere, hepimizin Yüce Divan'a sevk edilmeyişimize hâlâ hayret ederim." Popüler Siyasi Deyimler Sözlüğü - Alper Sedat Aslandaş - Baskın Bıçakçı
  • Nietzsche'ye Sorular – 1
Hacı kafamız çok karışık. Daha ileri acayip medeni bir toplum olma hevesimiz var. O halde böyle bizim aslında ihtiyacımız olan nedir?  
Nietzsche: “Tüm gereksinimimiz çeşitli bilimlerin değişik seviyelerde elde ettiklerinden bize yalnızca şimdi verilebilecek olandır; ahlaki, dini, estetik fikir ve düşüncelerin kimyası, kültür ve toplumun büyük ve küçük ilişkilerinde “hatta yalnızlıkta deneylediğimiz tüm itkilerin kimyasıdır.” İnsanca, Pek İnsanca

  • Eğer henüz kel değilse parti lideri saç tipi diye bir şey var. Bütün saç bi tarafa doğru taranıyor. Bi de aga her gün traş mı olunur allanısen. Siyaset zor iş. 
        
  •  Robot Diyaloglar: 
  •         Güney yarım küredeki verileri toplama işi bitti mi?
      Evet efendim.
      Güzel. Herhangi bir sorun?
      Sadece iki denek başlarını yastıklarına koyunca duydukları ritmik sesin kalplerinden  
    gelmediklerini  anladılar. 
            Gereken yapıldı mı?
      Uykuda kalp krizi. Kayıtlara böyle geçti.
      Daha dikkatli olun. Uyananların sayısı her geçen gün artıyor. 

  • Milattan önce 4000'lerde Sümerlerde iki kişi evlendiği zaman kızın babası yeni ailenin bir aylık tüm ihtiyaçlarını karşılamakla aynı zamanda da damada istediği zaman "mead" denilen bir çeşit baldan yapılan bira sağlamakla yükümlüymüş. Balayı (honeymoon) ismi de buradan gelmekteymiş. Bal gibi kayın peder.

  • Millenarizm: Her bin yılda barış ve refah döneminin geleceğine inanan düşünce. - böyle de naif kafalar var hala.-

  • Aptallık lüks olmalı; hemen herkesin tercih ettiği bir şey. 

  • Soruyorum: Hakikat tek ise neden her şey çift?

  • Retweetlemek daha agresifçe. 

  •  + Böyle havalı şeyler söyleyip milletin kafasını karıştırmayı seviyorum abi yaa.. 
           -Al lan o zaman bunun da kafasını karıştır!